Savcı ÖZ gündemin önemli aktörlerinden.
Ergenekon, Balyoz vb. davaların savcısı.
Bu davalardaki işlemlerinden dolayı çok eleştirildi.
HSYK’ya çok şikâyet edildi.
Davaların son aşamasında görevinden alındı.
Belli ki bu durumu hiç hazmedememiş.
Kendisi ve ekip arkadaşlarının “Cemaat” mensubu olduğu
hep ileri sürüldü.
Cemaat medyası tarafından sahiplenilme durumu, mensubiyetini
şüpheye yer bırakmayacak kadar açığa çıkarıyordu.
Bu savcının, MİT Müsteşarı tutuklanması, Barış Sürecinin
baltalanması, AK Partinin itibarsızlaştırılması, Halk Bankası’nın
tökezletilmesi, Dev yatırımların akamete uğratılması ve Başbakan’ın tasfiye
edilmesi gibi uluslararası boyutu da olan operasyonların koordinatörlüğünü Pennsylvania’dan
sufle edilen zamanda icraata koyduğu artık vuzuha kavuşmuştur.
İşin ilginç yanı, bu operasyonun her insanın hassasiyet
göstereceği bilinen “rüşvet, yolsuzluk gibi” yüz kızartıcı fiilleri içeren bir
dosya ile kılıflanarak medyaya servis edilmek suretiyle kamuya aktarılması.
Bu operasyonu savunanların ve yargıya güvenilmesi
gerektiğini ileri sürenlerin dayandıkları temel argümanı “dürüstlük, adalete
güven” idi.
Oysa ki bu argüman, Savcı ÖZ’ün bedava-ballı Dubai tatili
ile çökmüş oldu.
Savcı ÖZ, şayet bu tatili arkadaşının misafiri olarak
yaptığını itiraf etseydi, sorun hukuk adamının etik olmayan bir davranışı
olarak kabul görecekti.
Ama O iddianın iftira olduğunu ve belgeleriyle bunu ispat
edeceğini ileri sürdü. Malûm medya da bu sözüne “mal bulmuş mağribi” gibi
sahiplendi.
Çok geçmeden Savcının “Kamu önünde yalan” söylediği
ortaya çıktı.
Karşımızda duran YALANCI bir Hukuk Adamı(!)
Herkesin önünde bile bile yalan söyleme cüretini gösteren
birine kim neden güvensin? O’nun dürüst, tarafsız davranacağına itimat eylesin?
Tuzun kokmasına, Cemaat ’in safları dışındakiler
şaşırmamışlardır.
Neden? Çünkü: Hoca’ları bunlara daha mesleklerinin
başlangıcında; “kendilerini gizlemek için gerekirse Müslüman olmayan biri gibi
davranabileceklerini, her türlü takiyyenin mubah olduğunu, bunun savaş mantığı
olduğunu” telkin etmiştir. Yoksa Cemaat mensubu birinin bu davranışı başka
nasıl açıklanabilir?
Hayranı oldukları AB, ABD gibi ülkelerin yargı
mensuplarının bu durumda nasıl davrandıkları herkesin malûmudur.
Hemen kamuoyundan özür dileyip istifa ederler.
Bizim şakirt gibi Donkişotvari hamleler yapmazlar değil
mi?
Bekleyip göreceğiz..
No comments:
Post a Comment