Tuesday, January 7, 2014

OLAYLARIN DİLİ



Yaşadığımız ya da tanık olduğumuz olaylarda, bize yönelik mesajlar olduğunu çoğunlukla es geçeriz ve yaşadıklarımızı zahirine bakarak değerlendiririz. Oysaki her olayın duyularımıza yansıyanın dışında bir arka plânı olabileceğini ve bize verilmek istenen asıl mesajın burada gizlenmiş olabileceğini fark edemeyebiliriz. Çoğunlukla bu bizim işimize gelmez veya bunları değerlendirecek bir zihinsel olgunluğa ulaşmamış olabiliriz.

17 Ekim 2006 ‘da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan makam arabasında mahsur kaldı.

17 Mart 2011’de bir at binme esnasında attan düştü.

Bu olayları makam şoförünün acemiliği veya kasıtlı davranmış olabileceği ya da atın huysuzluğu, binicinin acemiliği, seyisin tedbirsizliği veya kasıtlı davranmış olabileceği gibi birçok açıdan ele alıp bu sanılardan en görünenleri majör sebep olarak değerlendirip rahatlarız.

Peki! Başbakan’ın aracında mahsur kalması ve attan düşmesinde bir arka plân yok mudur? Dikkatli bakılırsa her iki olayda da Başbakan’a verilmek istenen mesaj: “Koruma ve güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin yanında, üzerine bindiğin at (devlet)seni hiç tahmin etmediğin bir anda (gezi operasyonu)düşürebilir, dizginlerin güvenilir ellerde olmasına azamî dikkat etmelisin”
17 Aralık 2013 operasyonu göstermektedir ki! Güvenliğine ilişkin mesaj algılanmış ve tedbirleri alınmış, bununla birlikte atın dizginlerinin yabancıların eline geçebileceği üzerinde hesap yapılamamış ne yazık.(MİT Müsteşarı krizine rağmen) At, Başbakanı düşürmek için önden arkadan hamle yapıp çite savuruyor. Umarız ki bu krizi de ustalık dönemi tecrübesiyle savuşturur.
Türkiye’nin buna ihtiyacı var.
Sahi, dikkatinizi çekti mi? Üç olayın da tarihlerinin (17) olması güzel bir tevafuk değil mi?

No comments: