SEVGİLİ ÖZCAN!
Logoları en geniş çerçeveye doğru olarak yerleştirmek gerekiyor. Sözünü ettiğin çelişki,ele alış tarzına göre bir sonuç ve "Bu sonuç nereden geldi?" diye soruyor gibisin.
Soruyu şöyle sormaya ne dersin? Bu bir sonuç mu ara basamaklardan biri mi?
Büyük çerçeve neyi gösteriyor. Birbiri ardına gelişen olaylar nasıl bir sonucu ya da hedefi gösteriyor?
Müslümanlar dün sabaha karşı bu hale gelmediler. O zaman neden daha önce böyle bir durum ortada yoktu da şimdi var?
Büyük çerçeve, İsrail'in Ortadoğu Projesidir. Hedef, vaad edilen topraklar ve hiç kuşkusuz Amerika da maşa.
Şu da var:Eğer Müslümanlık sağlam öğretisi ile Ortadoğu'da sıkı ve homojen bir sosyal yapılanma gerçekleştirebilseydi,elbette ne Saddam ne Kürt sorunu olurdu.
Sözünü ettiğin bu çelişki var tabi ve bu çelişki, son aşamada İsrail parmağı ile açığa çıkarılıyor ve hesaba çok uygun biçimde kullanılıyor. Ama sorun galiba Müslümanların da bu işe yatkınlığı.
"Parçala ve yönet!"... Ne de güzel işletiliyor! Petrol kuyuları şimdilik Amerika'ya, gelecekte ise topraklar İsraile. Yaşasın medeniyet!
Galiba senin derdin Müslümanlarla ilgili. Orada bulduğun çelişkiden yakınıyor gibisin.
Elbette kısa ama doğru analizler yapılabilir. Ama bir işe yarar mı sanıyorsun?
Kur'an güce ve kişisel çıkara feda edilmiştir. Şimdi kaçınılmaz olarak bunun sonuçları alınıyor.
Din "Alah'a has" kılınmamıştır.
Kur'an'a feodal bakıştan başka bir gözlük denenmemiştir.Ve tabi daha yüzlerce neden sayılabilir ve hepsi de doğrudur.Hepsinin de üç aşağı beş yukarı bir etkisi olmuştur ama bence önemli olan bu çelişki üzerinde durmak ve bu duruştan medet ummak değil,önemli olan geleceğin bütün bu ve benzeri işleri-sorunları ve konuları nasıl çözerek geleceğidir.
Atatürk'ün tekke ve zaviyeleri kapattığı günün ertesinde Abdülhakim Arvasî,İstanbil'da kuyumcular çarşısından geçiyormuş. Tanımışlar ereni ve hemen etrafında toplanıp bir halka yapmışlar. Sonra da başlamışlar sarı paşadan yakınmaya. "Bir himmet etseniz de tekkeler tekrar açılsa!" demişler. "Niye?" diye sormuş. "Tekkeler kapatıldı. Bunca Müslüman ümmeti perişen oldu. Efendi din elden gidiyor!" demişler. O zaman Ahmet Arvasî, "Siz bana Müslümanı bulun, ben onlar için dua ederim!" demiş. Yani senin yakınman bugünün işi değil. Yüzyılların\n işi ve tabii ki, köklü değişiklikler olmadıkça, ölü ve âtıl kitle ruh ve enerji tazelemedikçe çöküş sürecektir. Sevgil kardeşim; bu günkü durum bir şey değil,planda daha öküz gibi tarlaya koşulmak da var! Arap'ı bir de tersten okursan ne dediğimi anlarsın",
Atatürk'ün tekke ve zaviyeleri kapattığı günün ertesinde Abdülhakim Arvasî,İstanbil'da kuyumcular çarşısından geçiyormuş. Tanımışlar ereni ve hemen etrafında toplanıp bir halka yapmışlar. Sonra da başlamışlar sarı paşadan yakınmaya. "Bir himmet etseniz de tekkeler tekrar açılsa!" demişler. "Niye?" diye sormuş. "Tekkeler kapatıldı. Bunca Müslüman ümmeti perişen oldu. Efendi din elden gidiyor!" demişler. O zaman Ahmet Arvasî, "Siz bana Müslümanı bulun, ben onlar için dua ederim!" demiş. Yani senin yakınman bugünün işi değil. Yüzyılların işi ve tabii ki, köklü değişiklikler olmadıkça, ölü ve âtıl kitle ruh ve enerji tazelemedikçe çöküş sürecektir.
Sevgil kardeşim; bu günkü durum bir şey değil,planda daha öküz gibi tarlaya koşulmak da var!
Arap'ı bir de tersten okursan ne dediğimi anlarsın
MUSTAFA ÖZ
__________________________________________________
No comments:
Post a Comment